Random Video

Melekler salih Müslümanlar için dua ederler.

2013-12-02 200 Dailymotion

ADNAN OKTAR: Ne güzel Kuran, ne kadar sarih bir Kitap, maşaAllah. Mesela tabii ben Tevrat’tan okuyorum, istifade ediyorum ama zor oluyor. Savaşlardan bahsediyor. Ama Kuran’ı açtığımızda, her ayet yüksek bir ahlakı, yüksek bir aklı insana öğretiyor.

Şeytandan Allah’a sığınırım, “Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tespih etmekte,” elhamdülillah. Ne güzel hamd etmek. Allah’a teşekkür ediyorsun. İnsanlar birbirine teşekkür ediyor mesela bir hediye getiriyor, “teşekkür ederim” diyorsun. Allah bir iyilik veriyor, bir güzellik veriyor, teşekkür ediyorsun Allah’a, hamd ediyorsun. “O'na (Allah’a) iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler:” Bak, Allah’a iman ediyor melekler, iman edenlere mağfiret. “Ya Rabbi onları affet” diyor melekler.  "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." (Mü'min Suresi / 7) diye melekler çok şekerler böyle dua ediyorlar sürekli. Yani Müslümanlara, müminlere şefkatli oldukları için. Bak, "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın,” Allah’ın gücünü takdir ediyorlar. Tasdik ediyorlar. Ve “tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." Ne güzel. Devamlı bunu söylüyorlar. Güzel sözler. Ama tabii melekleri görsek aklın ihtiyari kalkar. Mesela şu an burada da var melekler ama görsek insanlar bambaşka bir aleme girerler. Melek görmek için önce bir nur kesilmek lazım. Maddi alemden çıkmak gerekiyor. Mesela Peygamberimiz (s.a.v) melekleri görüyordu ama madde olarak görmüyordu. Önce nur haline geliyordu. Madde olmaktan çıkıyordu. Hal alıyordu. Özel bir hale geliyordu. Üstünü örtüyorlardı o zaman Peygamberimiz (s.a.v)’in. Madde olmaktan çıkınca, nur olarak o boyuta girdiğinde, meleklerle çok rahat görüşüyor. Cebrail (a.s) ile görüşüyor, başka meleklerle görüşüyor, konuşuyor. O hal kalkıp maddeleştiğinde yeniden, o zaman insanlarla konuşuyor. Rahat bir bağlantı oluyor, inşaAllah. Mesela o mağarada tefekkür ederken, melek geldiğinde Peygamberimiz (s.a.v) heyecanından bayılıyordu-ki, çok yaman bir insan, çok cesur bir insan olduğu halde kaldıramıyor heyecanından. Çok tevekküllü normalde ama sarılınca Cebrail (a.s), “Oku” diyor. “Okuma bilmem” diyor. Halbuki orada ayet inmiş oluyor. Dünya tatlısı Peygamberimiz (s.a.v), koşarak eve gidiyor, “Üstümü örtün, üstümü örtün” diye hemen hanımına üstünü örttürüyor. O halden çıkmak istiyor tabii. Mesela sabah kalktığında Peygamberimiz (s.a.v)’in nurundan sahabeler bakamıyorlar yüzüne. Müthiş bir haşyet korku geliyor üstlerine. Müthiş nurlu olduğu için o şakalaşıyor, espriler yapıyor falan ondan sonra insanlarla görüşecek hale geliyor Peygamberimiz (s.a.v). Çok sık şaka yapıyor o yüzden. Sık sık iltifat yapıyor, şaka yapıyor, espriler yapıyor güldürüyor sahabeleri. O zaman sakinleşip, konuşacak hale geliyorlar. Yoksa o görünümünden dolayı yani çok şiddetli bir nur var yüzünde. Bayılacak gibi oluyorlar. Yani konuşamıyor. Müthiş heyecanlanıyor. Bir kısmının dili tutuluyor. Dili tutulanın böyle eliyle ağzını mesh ediyor böyle elini sürüyor, ağzı o zaman açılıyor. Mesela “Adın ne?” diyor, söyleyemiyor adını. Görmeye geliyor Peygamber (s.a.v)’i kasılıp kalıyor böyle sekiz sene. Haşyetten maşaAllah. Haşyetullah da, Allah’ın heybetidir.