Random Video

Sayın Adnan Oktar Sayın Başbakanımızla ilgili The Times’a cevap veriyor.

2013-12-04 48 Dailymotion

ADNAN OKTAR: Sayın Bay Erdoğan. Bay Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Başbakanı.” Ama herhalde İngilizceyle ona göre okunuyor. “Polis güçlerinizin İstanbul’da Taksim Meydanı ve Gezi Parkı ile Türkiye’nin diğer büyük şehirlerindeki barışçı gösterileri, Türk Tabipler Birliği’nin verilerine göre beş kişinin ölmesi 11 kişinin ayrım göstermeksizin biber gazı kullanımı nedeniyle gözünü kaybetmesi ve 8 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olacak biçimde, zalimce bastırmasını” diyor. Peki, siz bu olayları yaptınız, bu kadar adamın ölümüne sebep oldunuz, kendinizi kenara koyuyorsunuz. Durduk yere bu adamlar ölmedi ki, siz olay çıkarttınız, bunun sonucunda o kargaşada bu insanlar vefat ettiler. Yani bunu yapan oradaki Komünist militanlar. Tabii iyi niyetli insanlarda oldu içlerinde, temiz kardeşlerimiz, vatandaşlarımız oldu, iyi niyetli çok fazla insan vardı ama komünistler asıl orada, cinayet işleyen birçok komünist bu olayları yönlerdi ve dolayısıyla bu olaylara sebep olan onlar. Zeytinyağı gibi olayın üstüne çıkmaları çok acayip. Bir kere diktatörlük yönetimi olmadığı belli Türkiye’de, çok samimiyetsizler. Yani cayır cayır demokrasi var. Başbakana ağza alınmayacak küfür ediyorlar. Diktatörlük olsa, o adamlar bambaşka bir konuma gelirlerdi. Olur mu? Partiler var, istedikleri gibi herkes istediği gibi konuşuyor. Ama bir tıkanma gördükleri bir yer varsa söylesinler, ben burada söyleyeyim ve kınayalım, ortadan kaldıralım. “Beş ölüye” diyor. Peki bunun sebebi kim? Sizsiniz. Hükümet mi bunun sebebi?  İstanbul’da Nürnberg toplanması hakkında bir miting düzenlediniz.” Mesela bu da çok samimiyetsiz. Oraya gelenler Nürnberg toplanması, Nürnberg dersen sen, ona o da sana Nürnberg der o zaman. Çünkü orada bir tehdit yok ki. Başbakan tehdit ederek çağırmıyor. Ama siz komünistler tehdit ederek çağırıyorsunuz. Birçok aydını mahalle baskısıyla götürdünüz oraya. Ölüm korkusuyla gitti birçok insan. Bilmeden gidenlerde ayrı mesele ama birçoğu da ölüm korkusuyla gitti. “Hapishanedeki gazetecilerden” bahsediyor. Ama o gazeteciler, yani bir yazı yazmış, bir fikir ortaya koymuş da ondan dolayı oraya gelmiş gibi göstertiyorlar. Halbuki suçları bambaşka. Yani gazeteci adam öldürdüğünde, gasp yaptığında, hırsızlık yaptığında, soygun yaptığında veyahut herhangi bir suç işlediğinde cezaevine girdiğinde, gazeteciyi sen nasıl hapse sokarsın dersen, bu olmaz. Bir vatandaştan farkı yok gazetecinin. Herhangi bir adi suç işlediğinde, hapse girer. “Buna ek olarak göstericileri çapulcu, yağmacı ve holigan olarak nitelendirdiniz. Oraya giden benim mesela birçok arkadaşım var. Buraya gelen çocuklarda birçoğu, Boğaziçili gençlerde şeker gibiler, nur gibiler, hepsi bu olaylara katıldı. Başbakan itina ile onları ayırıyor. Çapulcu ayrı, çapulcu polise kurşun sıkan, polise taş atan, onlar için söylüyor bunu. “Bu gösteriler sadece Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün ön gördüğü şekilde laik bir Cumhuriyet olarak kalmasını isteyen gençlerdir.” Laikliğe taraftarsa gençler, Türkiye’de laik olmayan bir avuç insan vardır. Bütün milletimiz laiktir. Yani aklı başında olan bir insan zaten laik olur. Çünkü laik ne demek? Herkesin huzurunu isteyen adam demektir. Herkesin mutlu olmasını isteyen insana laik denir. Dinsiz de mutlu olsun, dindar da mutlu olsun. Hrisytiyan da, Musevi’de herkes de mutlu olsun diyorsan, sen laiksin. Yok, ben sadece ben mutlu olacağım diyorsan, o zaman laik değilsin. “Türkiye’nin bir egemen devleti olduğu söyleniyor. ABD liderlerinin tüm eleştirilerini reddediyorsunuz.” Faydalı bir eleştiri varsa niye reddetsin? Kim eleştiriyor Başbakanı? Yok. Varsa ayrıca söylesinler, biz söyleyelim. Adam karnından konuşmasın. Varsa orada söyleyeceği, haklı olan şey hemen anlaşılır. Mesela diyor ki “laikliği savunuyoruz” çok güzel. Laikliğe sahip çıkması gençliğimizin nefis bir şey, bayağı güzel. Bağnazlığa gıcık olmaları çok güzel. Yani Kuran Müslümanlığı demektir bu. Zaten doğru hareket etmiş oluyorlar, tamam.

“Strazburg’da bir davaya dayanak teşkil edebilir beş gencin ölümü.” Kim öldürdüyse onları yargılarlar. Başbakan mı öldürdü gençleri? Öldüren kimse, o yargılansın. Ve kim sebep olduysa, bu provokasyonları kim yaptıysa, kargaşayı kim yaptıysa, onlar yargılanması lazım. Her şeyin altında Başbakanı bulmaya kalkmak, çok samimiyetsiz.